Bu reddetmek için zor bir teklif.
- That's a tough offer to refuse.
Onun yardımını reddetmekle hata yaptın.
- You were wrong to refuse his help.
Doktorlar ikinci operasyonu uygulamayı reddettiler.
- Doctors refused to perform a second operation.
Rosa Parks, beyaz bir yolcuya koltuğunu bırakmayı reddetti.
- Rosa Parks refused to give up her seat for a white passenger.