vermissen

listen to the pronunciation of vermissen
Немецкий Язык - Турецкий язык
özlemek
yokluğunu hissetmek
vermissen lassen
yoksun olmak, mahrum olmak
Английский Язык - Турецкий язык

Определение vermissen в Английский Язык Турецкий язык словарь

miss
{f} kaçırmak

Ben uçuşumu kaçırmak istemiyorum. - I don't want to miss my flight.

Uçuşu kaçırmak istemiyorum. - I don't want to miss the flight.

miss
ıska

Tom Mary'ye ateş etti fakat ıskaladı. - Tom shot at Mary, but he missed.

Tom'un atışı hedefi iki fitle ıskaladı. - Tom's shot missed the target by two feet.

miss
kavramamak
miss
anlamamak
miss
başarısızlık

Yorumcular Bu korkunç bir başarısızlıktı! diye bağırdılar. - That was a terrible miss! cried the commentators.

Mezuniyet töreninde mezun olan öğrencilerin adlarını söylemeyi unutmak şaşırtıcı bir başarısızlıktır. - Forgetting to say the graduating student's name at the graduation ceremony was a colossal miss.

miss
(Konuşma Dili) göresimek
miss
hanımefendi

Sizinle tanışmak bir onurdur, hanımefendi. - It's an honor to meet you, miss.

miss
{f} özle

Sen Fransa'dayken seni gerçekten çok özlemiştim. - I really missed you when you were in France.

Hepimiz seni özledik. - We all have missed you.

miss
(evlenmemiş bayanlara hitap ederken) Bayan
miss
ıskalamak
miss
i., k.dili. genç kız
miss
{f} 1. isabet ettirememek, ıskalamak, vuramamak; isabet etmemek, vurmamak: You missed the target. Hedefi ıskaladın. By some miracle the bullet
miss
(Askeri) BOŞ: Hedef üzerinde olmayan vuruş veya paralanma
miss
görmemek
miss
(fiil) ıskalamak, özlem duymak, gözlemek, vuramamak, kaçırmak, özlemek, aramak, eksik olmak, kaçırmak (fırsat)
miss
{f} vuramamak
miss
gidememek
miss
ele geçirememek
miss
bulamamak
Немецкий Язык - Английский Язык
missed
miss

You'll be missed by your friends. - Eure Freunde werden euch vermissen.

I will badly miss you if you leave Japan. - Ich werde dich sehr vermissen, wenn du Japan verlässt.

Er ließ jeglichen Mut vermissen.
He was completely lacking in courage
Wir werden sie vermissen, denn wir schätzen ihre Ratschläge.
We'll miss her because we value her counsel
etw. an jemandem vermissen
to find somebody lacking in something
etw. vermissen lassen
to be lacking in something
etw. vermissen lassen
to lack something
jdn. vermissen
to regret the absence of somebody
jdn./etw. vermissen
to miss somebody/sth