verkaufsangestellter

listen to the pronunciation of verkaufsangestellter
Английский Язык - Турецкий язык

Определение verkaufsangestellter в Английский Язык Турецкий язык словарь

assistant
{i} muavin
assistant
asistan

Başmühendis, asistanı ile el ele araştırma yaptı. - The chief engineer did research hand in hand with his assistant.

O, asistanına oldukça fazla güvenir. - He trusts his assistant quite a lot.

clerk
{i} tezgâhtar

Tom mayoyu daha büyük bir bedenle değiştirmeye çalıştı fakat tezgahtar ona izin verilmediğini söyledi. - Tom tried to return the swimsuit for a larger size, but the clerk told him that wasn't allowed.

Tom'un denediği ceket çok küçük olduğu için, tezgahtar ona denemesi için bir tane daha verdi. - Since the coat Tom tried on was too small, the clerk gave him another one to try on.

assistant
yardımcı

Tom'un yeni yardımcısıyım. - I'm Tom's new assistant.

Kendisi bir arkeolog'un yardımcısıdır. - He is an archeologist's assistant.

clerk
{i} sekreter

Şimdilik, büyük bir mağazada sekreterlik yapıyor. - For the time being, she is clerking in a department store.

clerk
clerk of the court zabıt katibi
clerk
rahip/satıcı/yazman
clerk
{f} kâtiplik yapmak
clerk
{i} resepsiyonist
clerk
{i} şef [brit.]
clerk
{f} tezgâhtarlık yapmak
assistant
yardımcı eleman
clerk
büro elamanı
assistant
(sıfat) yardımcı
assistant
{i} tezgâhtar

Tom bir tezgahtar olarak çalışıyor. - Tom works as a shop assistant.

Dan tezgahtarı kurtardı ve yangını söndürmeye çalıştı. - Dan rescued the shop assistant and tried to put out the fire.

clerk
(fiil) yazmanlık yapmak, kâtiplik yapmak, tezgâhtarlık yapmak
Немецкий Язык - Английский Язык
sales clerk
counter-jumper
shop assistant
inside salesman
shop boy
assistant
shop girl
clerk
shopman
sales assistant