Ruhumu şeytana satmak istemiyorum.
- Ich will meine Seele nicht dem Teufel verkaufen.
Bunu nerede satmak istiyorsun?
- Wo willst du das verkaufen?
O, araba satışı ile uğraşıyor.
- He is engaged in selling cars.
O sadece kitapların satışıyla ilgileniyor.
- She's only interested in selling books.
O, onu olduğu gibi satıyor.
- He is selling it just as it is.
Ben yeni bir araba satıyorum.
- I am selling a new car.
Bu gazete gittikçe daha az kopya satıyor.
- This newspaper is selling fewer and fewer copies.
Zavallı kız, çiçek satarak geçimini sağladı.
- The poor girl made a living by selling flowers.
Bu arabayı satarak kendini birçok sorundan kurtarabilirsin.
- You can save yourself a lot of trouble by selling this car.
O süt satarak çok para yaptı.
- He made a great deal of money selling milk.
Do you sell formal wear?
- Verkaufen Sie formelle Kleidung?
Strawberries sell for a high price in the winter.
- Erdbeeren lassen sich im Winter zu einem hohen Preis verkaufen.