These German translators are so unproductive, Tatoeba should delocalise production to Asia!
- Bu Alman çevirmenler çok verimsizler, Tatoeba üretimi Asya'ya kaydırmalı.
This is entirely unproductive.
- Bu tamamen verimsizdir.
I think Tom is inefficient.
- Tom'un verimsiz olduğunu düşünüyorum.
This seems inefficient.
- Bu verimsiz görünüyor.
A poor rice harvest will get us into real trouble.
- Verimsiz bir pirinç hasadı başımızı belaya sokacaktır.
I think Tom is inefficient.
- Tom'un verimsiz olduğunu düşünüyorum.
These meetings are infinite and fruitless.
- Bu toplantılar sonsuz ve verimsizdirler.
We had extremely good yields this year.
- Bu yıl son derece iyi verimimiz vardı.
The bad weather will affect the yield.
- Kötü hava verimi etkileyecek.
Families and companies across America are improving the energy efficiency of their homes and businesses with help from ENERGY STAR in ways that cost less and help the environment.
- Amerika genelinde aileler ve şirketler daha az maliyet ve çevreye yardımcı yollarla ENERGY STAR yardımıyla evlerinin ve işletmelerinin enerji verimliliği geliştiriyorlar.
ENERGY STAR is a U.S. Environmental Protection Agency (EPA) voluntary program that helps businesses and individuals save money and protect our climate through superior energy efficiency.
- ENERGY STAR, işletmelerin ve bireylerin tasarruf yapmasına ve üstün enerji verimliliği ile iklimimizi korumasına yardımcı olan bir ABD Çevre Koruma Ajansı gönüllü programıdır.
Name-calling is never productive.
- İsim takarak insanları küçümsemeye çalışmak hiç verimli değildir.
The year you spent in Germany was very productive for you.
- Almanya'da geçirdiğin yıl senin için çok verimliydi.
An efficient FBI agent does not make any bones about carrying out his duties.
- Verimli bir FBI ajanı görevlerini yürütme hakkında bir şey söylemiyor.
John runs the family business very efficiently.
- John aile şirketini çok verimli bir şekilde işletiyor.