Ben genellikle veranda üzerinde okurum.
- I usually read on the verandah.
and yet, though desirous to be gone, she could not quit the Mansion House, or look an adieu to the Cottage, with its black, dripping, and comfortless verandah, or even notice through the misty glasses the last humble tenements of the village, without a saddened heart.
She swept the dirt from the porch.
- Verandadan dökülen kirleri süpürdü.
Tom and Mary are sitting on the porch drinking coffee.
- Tom ve Mary kahve içerken verandada oturuyorlardı.
Tom was sitting on the stoop.
- Tom verandada oturuyordu.
Patio dining for breakfast is widely practiced in urban areas of France.
- Sabah kahvaltısı için veranda yemeği Fransa'nın kentsel alanlarında yaygın olarak uygulanmaktadır.
Do you have a table on the patio?
- Verandada bir masan var mı?
I usually read on the verandah.
- Ben genellikle veranda üzerinde okurum.