varsayalım

listen to the pronunciation of varsayalım
Турецкий язык - Английский Язык
supposing
present participle of suppose
conj. if, assuming that
varsay
suppose

He supposes that you will book seats. - Koltukları ayıracağını varsayıyor.

Suppose your father saw us together, what would he say? - Varsay ki baban bizi birlikte gördü ne dersin?

varsay
{f} pretended
varsay
presuppose
varsay
pretend
varsay
{f} supposed

This figure is supposed to represent Marilyn Monroe, but I don't think it does her justice. - Bu figürün Marilyn Monroe'yu temsil ettiği varsayılır, ama onun adaletini temsil ettiğini sanmıyorum.

varsay
assume

Tom assumed that Mary would pay her bills on time. - Tom Mary'nin faturalarını zamanında ödeyeceğini varsaydı.

Many astronomers assume that the universe continues to expand forever. - Birçok gökbilimci evrenin sonsuza dek büyümeye devam edeceğini varsayıyor.

varsayalım
Избранное