Dennis'in kaba davranışları yoktur.
- Dennis doesn't have rough manners.
Onun davranışları bir centilmen tavrı değildir.
- His manners are not those of a gentleman.
Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi.
- Phone robbery thwarted in unusual manner.
Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş.
- Kim is dressed in a very attractive manner.
Senin konuşma tarzını kullanmak için, onun seni sevip sevmediğini bilmiyorum; ama onun döneceğini biliyorum.
- I do not know if, to use your manner of speech, he loves you; but I know that he will return.
Çocuklarını yetiştirme tarzları oldukça farklı.
- Their manner of bringing up their children is extremely unusual.
Senin tavırların çok iyi değil.
- Your manners aren't very good.
Onun aristokrat tavırları beni şaşırtıyor.
- His aristocratic manners amaze me.
Tom çok iyi tutuma sahip.
- Tom has very good manners.
Dr Jackson'ın hastalara karşı iyi bir tutumu var.
- Dr. Jackson has a good bedside manner.
These people have strange manners.
The treacherous manner of his mournful death. - Shakespeare.
Stephen Ward, a winger converted to emergency left-back two months ago, now looks to the manner born.
... in a logical, commonsensical manner. ...
... an easy manner you sharp as a tack and we joked around ...