Tom's mind is made up.
- Tom'un düşüncesi uyduruk.
He glued the vase together sloppily.
- O, vazoyu uyduruk bir biçimde birlikte yapıştırdı.
You do things too sloppily. Please do things more carefully.
- İşleri çok uyduruk bir biçimde yapıyorsun. Lütfen işleri daha dikkatli yap.