utter, express verbally; assume, suppose; claim, declare, assert

listen to the pronunciation of utter, express verbally; assume, suppose; claim, declare, assert
Английский Язык - Турецкий язык

Определение utter, express verbally; assume, suppose; claim, declare, assert в Английский Язык Турецкий язык словарь

say
{f} söylemek

Böyle bir şey söylemek için aptal olmalı. - She must be stupid to say such a thing.

Onun söylemek istediği sadece reddedeceği anlamına geliyor. - What she wants to say just adds up to a refusal.

say
{i} söz sırası
say
söyle

Ona söyleyecek hiçbir şeyim yok. - I've got nothing to say to him.

Bazı doktorlar hastalarını memnun etmek için bir şeyler söylerler. - Some doctors say something to please their patients.

say
tutmak
say
{i} son söz

Son sözümü söylemedim! - I didn't say my last word!

Maalesef, Fadil'in bu konuda son sözü yok. - Unfortunately, Fadil doesn't have a final say on this.

say
{f} bildirmek

Ben onun hakkında size bildirmek istedim ama Tom bir şey söylemememi söyledi. - I wanted to let you know about that, but Tom told me not to say anything.

say
(isim) söz, laf, son söz
say
{f} okumak (dua)
say
{f} farzetmek
say
{f} demek

Onun ne demek istediğini anlayamadım. - I couldn't make out what he wanted to say.

Keşke onun hakkında fikrini söylemese ve sadece onun ne demek istediğini söylese. - I wish she wouldn't pussyfoot about it and just say what she means.

say
{f} etmek (dua)
say
etmek okumak bildirmek
say
{f} varsaymak
say
{f} (said) demek, söylemek
say
{i} denilen şey, söz
say
{f} tekrarlamak

Hiçbir şey söylemezsen, bunu tekrarlamak için çağrılmayacaksın. - If you don't say anything, you won't be called on to repeat it.

Английский Язык - Английский Язык
{f} say
utter, express verbally; assume, suppose; claim, declare, assert

    Расстановка переносов

    utter, ex·press verbally; assume, suppose; claim, declare, as·sert

    Произношение

Избранное