Tom never acted like he was ashamed of me.
- Tom asla benden utanmış gibi davranmadı.
I was too ashamed to say anything.
- Bir şey söyleyemeyecek kadar çok utanmıştım.
Tom looks embarrassed.
- Tom utanmış görünüyor.
Tom seems a little embarrassed.
- Tom biraz utanmış görünüyor.
I blushed with shame.
- Ben utançla kızardım.
With joy and shame, she blushed to her ears.
- Sevinç ve utanç ile o, kulaklarına kadar kızardı.
He is not ashamed of being poor.
- O, fakir olmaktan utanmıyor.
He was ashamed of the grades he got.
- Aldığı notlardan utandı.