utanmış

listen to the pronunciation of utanmış
Турецкий язык - Английский Язык
ashamed

I was too ashamed to say anything. - Bir şey söyleyemeyecek kadar çok utanmıştım.

He was ashamed of his ignorance. - O cehaletinden utanmıştı.

abashed
shamefaced
embarrassed

Tom looks embarrassed. - Tom utanmış görünüyor.

Tom seemed embarrassed. - Tom utanmış görünüyordu.

shamed
utan
shame on you
utan
{f} abashed
utan
{f} blush

The man blushed like a boy. - Adam bir çocuk gibi utandı.

I blushed with shame. - Ben utançla kızardım.

utan
{f} blushing
utan
{f} ashamed

He is not ashamed of being poor. - O, fakir olmaktan utanmıyor.

I'm ashamed to say that it's true. - Onun gerçek olduğunu söylemeye utandım.

Шведский Язык - Турецкий язык

Определение utanmış в Шведский Язык Турецкий язык словарь

Utan
olada
Utan
ezeli
Utan
olmasaydı
utan
onsuz
utan
yapılmadan
utan
olmadan
utan
sensiz
utan
gerek kalmadan
utan
kullanmadan
utan
olmaksızın
utan
bırakmadan
utan
yoklu
utanmış
Избранное