Money is a good servant, but a bad master.
- Para iyi bir hizmetkar, ancak kötü bir ustadır.
In the sphere of thought, absurdity and perversity remain the masters of the world, and their dominion is suspended only for brief periods.
- Düşünce alanında, saçmalık ve sapkınlık dünyanın ustaları olarak kalır, ve onların hakimiyeti ancak kısa süreler için askıya alınır.
The heist was expertly planned.
- Soygun ustalıkla planlandı.
Sci-fi readers are adept at hypothetical scenarios.
- Bilimkurgu okurları varsayımsal senaryolarda ustadırlar.
Tom is adept at telling lies.
- Tom yalan söylemekte ustadır.
We are extremely competent.
- Biz son derece ustayız.
The boss hired two foremen.
- Patron iki ustabaşıya iş verdi.
I'm not a connoisseur.
- Ben bir usta değilim.
Keiko deftly piles up the dishes and takes them to the sink.
- Keiko ustalıkla bulaşıkları toplar ve onları lavaboya götürür.
You handled that deftly.
- Onunla ustalıkla başa çıktın.
A priest skillfully drew a picture of a priest on a folding screen.
- Bir papaz bir paravanın üstüne bir rahibin resmini ustaca çizdi.
His brother is all thumbs, but he is a skillful surgeon.
- Erkek kardeşi sakardır, ama o usta bir cerrahtır.
He can ski as skilfully as his father.
- O babası kadar ustaca kayak yapabilir.
Tom is adept at telling lies.
- Tom yalan söylemekte ustadır.
Sci-fi readers are adept at hypothetical scenarios.
- Bilimkurgu okurları varsayımsal senaryolarda ustadırlar.
He handled the tool skillfully.
- Aleti ustalıkla idare etti.
You handled that very skillfully.
- Onunla çok ustaca başa çıktın.
They devised ingenious solutions.
- Onlar ustaca yapılmış çözümler geliştirdiler.
This is utterly ingenious.
- Bu son derece ustaca yapılmış.
My father is a master builder.
- Babam bir yapı ustasıdır.
It is well known that the men of Esfahan are the best craftsmen of Iran.
- İsfahan'ın erkeklerinin İran'ın en iyi ustaları oldukları iyi bilinir.
We usta have a rule that if a trusty shot an escaping convict, then the trusty would go free.