used to indicate simultaneous happening, or immediate succession or consequence

listen to the pronunciation of used to indicate simultaneous happening, or immediate succession or consequence
Английский Язык - Турецкий язык

Определение used to indicate simultaneous happening, or immediate succession or consequence в Английский Язык Турецкий язык словарь

with
{e} ile

Lütfen bir dolmakalem ile yaz. - Please write with a pen.

Batman, Robin ile arkadaştır. - Batman is friends with Robin.

with
yanında

Ben, bu tartışmada onların yanında yer aldım. - I took sides with them in the argument.

O her gün şemsiyesini yanında taşır. - He carries his umbrella about with him every day.

with
yanına

Tom neredeyse yanına bir şemsiye almayı unutuyordu. - Tom almost forgot to take an umbrella with him.

Gözleri kapalı olarak onun yanına oturdu. - She sat next him with her eyes closed.

with
-in lehinde
with
canlı

Ben özellikle bu canlı portreden memnunum. - I am pleased with this vivid portrait in particular.

Cumartesi günü benimle bir oyunun canlı performansını görmek ister misin? - Would you like to see a live performance of a play with me Saturday?

with
uyanık
with
ile beraber

Leyla, Sami ile beraber uyuşturucu kullanıyordu. - Layla was doing drugs with Sami.

Boston'a Mary ile beraber giden kişi Tom'dur. - Tom is the one who went to Boston with Mary.

with
-i olan
with
-e karşın
with
-den yana
with
-e karşı
with
-e rağmen
with
sayesinde

Yardımın sayesinde başarabildim. - With your help, I could succeed.

Yeteneğin sayesinde çok para kazanabilmelisin. - With your talent, you should be able to make a lot of money.

with
nedeniyle

Hastalık nedeniyle ödevimde erkek kardeşime yardım ettirmek zorunda kaldım. - I had to have my brother help me with my homework due to illness.

Biz kaza nedeniyle nadir bir durumla karşılaştık. - We were faced with an unusual situation because of the accident.

with
geri

O bir hafta içinde geri dönecek. - She will be back within a week.

O bir saat içinde geri dönecektir. - She will return within an hour.

with
ile beraber/birlikte, ile: She's living with her aunt. Teyzesiyle beraber oturuyor. Will you come with us? Bizimle gelir misin? Wisdom
with
-li
with
(İnşaat) ile, birlikte
with
edat
Английский Язык - Английский Язык
with

With her they flourish'd, and with her they die.

used to indicate simultaneous happening, or immediate succession or consequence

    Расстановка переносов

    used to in·di·cate sim·ul·ta·ne·ous happening, or im·me·di·ate suc·ces·sion or con·se·quence

    Произношение

Избранное