O, zaman zaman beni ziyaret etti.
- He occasionally visited me.
Anne zaman zaman oğlunun mektubunu yeniden okuyordu.
- The mother occasionally reread her son's letter.
Bazen işler planlandığı gibi gitmez.
- Occasionally, things don't go as planned.
Onlar bazen buraya gelir.
- They come here occasionally.
Ara sıra Tom'a rastlarım.
- I run into Tom occasionally.
Şimdi bile, ara sıra seni görmek istediğimi düşünüyorum. Fakat bugünkü seni değil geçmişten hatırladığım seni.
- Even now, I occasionally think I'd like to see you. Not the you that you are today, but the you I remember from the past.