Onun böyle bir şey yapacağı benim için inanılmaz.
- It is inconceivable to me that he would do such a thing.
Kitapsız bir hayat düşünülemez.
- Life without books is unimaginable.
Bu çağda elektriksiz bir hayat düşünülemez.
- In this day and age, life without electricity is unimaginable.
Life without books is unimaginable.
- Ein Leben ohne Bücher ist unvorstellbar.
They did an unimaginable job.
- Sie haben eine unvorstellbare Arbeit vollbracht.