This cooking technique has passed into oblivion.
- Bu pişirme tekniği unutulmaya yüz tuttu.
I forgot to turn off the television before bed.
- Yatmadan önce televizyonu kapatmayı unuttum.
He forgot to give back my dictionary.
- Sözlüğümü geri vermeyi unuttu.
Don't forget to send the letter.
- Mektubu göndermeyi unutma.
How can I forget those days?
- Bu günleri nasıl unutabilirim?
The meaning of life is to be forgotten as if you never were.
- Yaşamın anlamı, sanki hiç yaşamamış gibi unutulmaktır.
He will think he has been completely forgotten.
- Tamamen unutulduğunu düşünecek.
This fact must not be forgotten.
- Bu gerçek unutulmamalı.
The meaning of life is to be forgotten as if you never were.
- Yaşamın anlamı, sanki hiç yaşamamış gibi unutulmaktır.
The meaning of life is to be forgotten as if you never were.
- Yaşamın anlamı, sanki hiç yaşamamış gibi unutulmaktır.