Tom ve Mary'nin evi çok dağınık.
- Tom and Mary's house is very untidy.
Tom'un masası o kadar dağınıktı ki, temizlikçi odayı temizlemeyi reddetti.
- Tom's desk was so untidy that the cleaner refused to clean the room.
Annem odamın düzensiz olmasından hoşlanmıyor.
- My mother doesn't like my room being untidy.
Tom çok düzensiz, değil mi?
- Tom is very untidy, isn't he?