Ben bütün gece üşüdüm ve huzursuz hissettim.
- I felt cold and uneasy all night.
Gittikten sonra, huzursuz hissetmeye başladı.
- After he left, she started feeling uneasy.
Tom hakkında biraz tedirgin hissediyorum.
- I feel a little uneasy about Tom.
Onun mektuplarını gördüğünde kendini biraz tedirgin hissetti.
- When he saw her letter, he felt somewhat uneasy.
Haber bizi rahatsız ediyor.
- The news makes us uneasy.
Tom Mary ile o konu hakkında konuşurken rahatsızlık hissetti.
- Tom felt uneasy talking to Mary about that matter.
Endişe verici bir sessizlik vardı.
- There was an uneasy silence.
Tom Mary ile o konu hakkında konuşurken rahatsızlık hissetti.
- Tom felt uneasy talking to Mary about that matter.