unco

listen to the pronunciation of unco
Английский Язык - Турецкий язык
acayip
son derece

Tom son derece rahatsız görünüyor. - Tom seems to be extremely uncomfortable.

olağanüstü
yabancı
fevkalade olarak
tuhaf şey
haberler
ve İng
İskoç
meçhul
{s} müthiş
fevkalade
son derecede
garip
tuhaf
dikkate değer
havadis
aşırı derecede
{s} aşırı
strange
tuhaf

Öyle ucuz bir otelde misafir edilmesi tuhaf. - It is strange that he should be put up at such a cheap hotel.

Özel dedektifler tuhaf davaları araştırmak için kiralanırlar. - Private detectives were hired to look into the strange case.

strange
{s} garip

O, yılanlar gibi, garip hayvanlardan hoşlanıyor. - It likes strange animals, like snakes.

O bana biraz garip geldi. - It's a bit strange to me.

strange
{s} yabancı

Buralarda bir yabancıyım. - I'm a stranger in these parts.

Bir yabancı omzuma arkadan dokundu. Beni başka birisiyle karıştırmış olmalı. - A stranger tapped me on the shoulder from behind. He must have mistaken me for someone else.

strange
{s} acayip

İnsanlar artık erkeklerin saçlarını uzatmalarına acayip olarak bakmıyorlar. - People no longer consider it strange for men to let their hair grow long.

Onları hayat görüşü acayip görünebilir. - Their view of life may appear strange.

strange
{s} bilinmeyen

Onun hobisi bilinmeyen kelebekler toplamaktır. - His hobby is collecting strange butterflies.

strange
{s} acemi
strange
yabancılık
strange
yadırgı
strange
acayiplik
strange
görülmemiş
strange
şaşılası
strange
tecrübesiz
strange
alışık olmayan
strange
{s} işe yabancı
Английский Язык - Английский Язык
uncoordinated
strange
A strange thing or person
{i} uncoordinated person, clumsy person, one who is awkward
Unknown; strange, or foreign; unusual, or surprising; distant in manner; reserved
In a high degree; to a great extent; greatly; very
{s} awkward; clumsy
unco
Избранное