The news dashed our hopes.
- Haber umutlarımızı yıktı.
Your students have given us new hope.
- Öğrencileriniz bize yeni umut verdi.
I had great expectations for Tom.
- Tom için büyük umutlarım vardı.
I feel hopeful about the future.
- Gelecekle ilgili umutlu hissediyorum.
Tom doesn't look very hopeful.
- Tom çok umutlu görünmüyor.
What wonderful prospect is waiting for you on the other side of the door? None!
- Bu kapının ardında seni hangi parlak umutlar bekliyor? Hiç!
The prospects aren't very bright.
- Umutlar çok parlak değil.
I guess it was too much to hope for.
- Sanırım bu umut etmek için çok fazlaydı.
To hope is better than to despair.
- Umutlanmak umutsuzluktan iyidir.