Bu kitabı ücretsiz alabilirsin.
- You can have this book for nothing.
Onu ücretsiz alabilirsin.
- You can have it for nothing.
O, kitabı boş yere aldı.
- He got the book for nothing.
O, boş yere onu bana verdi.
- He gave it to me for nothing.
Bedavaya bir dil öğrenin.
- Learn a language for free.
Sana bunu bedava veriyorum.
- I'm giving it to you for free.
O, bileti bedava aldı.
- She got the ticket for nothing.
Bir şeyi asla bedava alamazsın.
- You never get something for nothing.
Bütün çabalarım boşa gitti.
- All my pains went for nothing.
Ben armutları boşuna aldım.
- I got the pears for nothing.
Yandaki bayan artık onu istemediği için biz bu sandalyeyi boşuna aldık.
- We got this chair for nothing because the lady next door didn't want it anymore.
I got this bicycle for free.
- Ich habe dieses Fahrrad umsonst bekommen.
Thursday night is free beer night.
- Donnerstagabends ist das Bier umsonst.
She got the ticket for free.
- Sie bekam das Ticket umsonst.
I don't translate for free.
- Ich übersetze nicht umsonst.