umgangsformen

listen to the pronunciation of umgangsformen
Немецкий Язык - Турецкий язык
{'umgangsşpra: hı} e konuşma dili
görgü, adabımuaşeret
Английский Язык - Турецкий язык

Определение umgangsformen в Английский Язык Турецкий язык словарь

manner
tavır ve hareket
manner
{i} usul
manner
biçim

Kim çok çekici bir biçimde giyinmiş. - Kim is dressed in a very attractive manner.

Telefon soygunu olağanüstü bir biçimde engellendi. - Phone robbery thwarted in unusual manner.

manner
davranış

Tom Mary'nin kötü davranışlarına daha fazla katlanamaz. - Tom can't put up with Mary's bad manners any longer.

Dennis'in kaba davranışları yoktur. - Dennis doesn't have rough manners.

manner
tarz

Çocuklarını yetiştirme tarzları oldukça farklı. - Their manner of bringing up their children is extremely unusual.

Onun hareket tarzını sevmiyorum. - I don't like her manner.

manner
{i} tavır

Onun aristokrat tavırları beni şaşırtıyor. - His aristocratic manners amaze me.

Senin tavırların çok iyi değil. - Your manners aren't very good.

manner
terbiye

Ağzın doluyken konuşmak terbiyesizliktir. - It's bad manners to speak with your mouth full.

O, çocuklarını nasıl terbiye ediyor? - How does he teach his kids manners?

manner
her zamanki konuşma ve hareket şekli
manner
all manner of her seşit
manner
asl
manner
her halde
manner
{i} ton
manner
{i} hareket tarzı

Onun hareket tarzını sevmiyorum. - I don't like her manner.

manner
{i} çoğ. örf, töre
manner
{i} eda
manner
görgü

Masa görgüsünü onlara kim öğretti? - Who taught them table manners?

Bu kitap Amerika'nın görgü ve gelenekleri üzerinedir. - This book is on the manners and customs of America.

manner
(isim) davranış, tutum, tavır, hareket tarzı, ton, tarz, eda
manner
{i} çeşit
Немецкий Язык - Английский Язык
manner
manners
gute Umgangsformen
etiquettes
gute/gepflegte Umgangsformen
social grace
gute/gepflegte Umgangsformen
social graces
mit guten Umgangsformen
of good address
rüde Umgangsformen
unrefined manners