İki kez otobüs değiştirmek zorundayım.
- I have to change buses two times.
İki kez iki hap almama rağmen, baş ağrım hâlâ geçmedi.
- Although I had taken two pills two times, my headache did not go away.
Tom, Mary'yi bacağından iki kere vurdu.
- Tom shot Mary twice in the leg.
İki kere iki dört eder.
- Twice two is equal to four.
Senin odan benimkinin boyutunun iki katı kadar.
- Your room is twice the size of mine.
Bu tünel onun iki katı kadar uzundur.
- This tunnel is twice as long as that one.
Dişlerini günde en az iki kez fırçala.
- Brush your teeth twice a day at least.
Almanca dersleri haftada iki kez yapılmaktadır- Pazartesi ve Çarşamba günleri.
- German classes are held twice a week - on Mondays and Wednesdays.
Uçak havalandıktan sonra havaalanı etrafında iki defa dolandı.
- The plane circled the airport twice after taking off.
Bir şeyi yapmak için Tom'a iki defa söylemek zorunda değilsin.
- You don't have to tell Tom twice to do something.
If I were you, I wouldn't think twice — but thrice.
- If I were you, I wouldn't think two times, but three times!
I've been to Boston twice.
- I've been to Boston two times.