tumbling, dropping, descending

listen to the pronunciation of tumbling, dropping, descending
Английский Язык - Турецкий язык

Определение tumbling, dropping, descending в Английский Язык Турецкий язык словарь

falling
(Dilbilim) alçalan
falling
düşme

Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım. - I had to grab her to keep her from falling.

Chris fen dersinde geriye düşme riskinde. - Chris risks falling behind in the science class.

falling
{f} düş

Neredeyse platformdan düşüyordu. - She came close to falling off the platform.

Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım. - I had to grab her to keep her from falling.

falling
düşerek

Ben düşerek bir kaburgamı kırdım. - I broke a rib falling.

O düşerek elini incitti. - He hurt his hand falling.

falling
{s} düşük
falling
{s} düşen

Düşen uçak parçalarından ölme olasılığı bir köpek balığı tarafından öldürülme olasılığından 30 kez daha büyüktür. - The chances of dying from falling airplane parts are 30 times greater than the chances of being killed by a shark.

Tom pencereden dışarı düşen kara baktı. - Tom looked out of the window at the snow falling.

falling
(isim) düşüş
falling
{i} düşüş

Berlin duvarının düşüşü gerçekten önemli bir fırsattı. - The falling of the Berlin Wall was truly a momentous occasion.

Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı. - Tom looked at the snow falling inside the snow globe.

Английский Язык - Английский Язык
{i} falling