Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım.
- I had to grab her to keep her from falling.
Chris fen dersinde geriye düşme riskinde.
- Chris risks falling behind in the science class.
Neredeyse platformdan düşüyordu.
- She came close to falling off the platform.
Onun düşmesini engellemek için onu tutmak zorunda kaldım.
- I had to grab her to keep her from falling.
Ben düşerek bir kaburgamı kırdım.
- I broke a rib falling.
O düşerek elini incitti.
- He hurt his hand falling.
Düşen uçak parçalarından ölme olasılığı bir köpek balığı tarafından öldürülme olasılığından 30 kez daha büyüktür.
- The chances of dying from falling airplane parts are 30 times greater than the chances of being killed by a shark.
Tom pencereden dışarı düşen kara baktı.
- Tom looked out of the window at the snow falling.
Berlin duvarının düşüşü gerçekten önemli bir fırsattı.
- The falling of the Berlin Wall was truly a momentous occasion.
Tom karın kar küresi içine düşüşüne baktı.
- Tom looked at the snow falling inside the snow globe.