Tom öyle travma geçirmiş ki güçlükle konuşuyordu.
- Tom was so traumatized he could barely speak.
Günümüzde bir oğlan 18 yaşına kadar bekaretini kaybetmezse, o büyük olasılıkla travmalı olacaktır.
- Nowadays, if a boy doesn't lose his virginity by the age of 18, he'll most likely be traumatised.
Seni sarsıntı geçirmiş halde hayal edemiyorum.
- I can't picture you traumatized.
Bu kaza onu psikolojik olarak travmatize etti.
- This accident has psychologically traumatized him.
Bu kaza onda psikolojik travmaya neden oldu.
- This accident has caused him psychological trauma.
O travmatik bir deneyimdi.
- It was a traumatic experience.
Çok travmatik bir şeydir.
- It's a very traumatic thing.
F1 şampiyonu Michael Schumacher ciddi bir kafa yarasına maruz kaldı.
- The F1 champion Michael Schumacher sustained a serious head injury.
Egzersiz yapmadan önce yaralanmayı önlemek için gerinirim.
- I stretch before exercising to prevent injury.
Bu hafif bir hatanın ciddi yaralanmalara yol açabileceği çok tehlikeli bir spor.
- It's a very dangerous sport, where a slight mistake can lead to serious injury.
Alkolle ilgili ölümün dört ana nedeni vardır. Araba kazalarından ya da şiddetten yaralanma biri, karaciğer sirozu, kanser, kalp ve kan sistemi gibi hastalıklar diğerleri.
- There are four main causes of alcohol-related death. Injury from car accidents or violence is one. Diseases like cirrhosis of the liver, cancer, heart and blood system diseases are the others.
Sakatlık tahmin ettiklerinden daha ciddiydi.
- The injury was more serious than they had supposed.
Agrafili insanlar bir beyin hasarı nedeniyle yazı yazamazlar.
- People with agraphia can't write due to a brain injury.
... both of us that was like a huge trauma, kind of reopening ...