Bu yer, toplu taşıma araçları için uygun değildir.
- This place isn't convenient for public transportation.
Bu yer toplu taşıma için uygun değildir.
- This place isn't convenient to public transportation.
Bu cadde tehlikeli eşya nakilleri için kapalı.
- This street is closed for transports of dangerous goods.
Hırsızlar, devasa altın madalyonu yakındaki Monbijou Park'a taşımak için bir el arabası kullandılar.
- The thieves used a wheelbarrow to transport the giant gold coin to nearby Monbijou Park.
Sami, mobilyalarını Kahire'ye taşımak için düzenlemeler yaptı.
- Sami made arrangements to transport his furniture to Cairo.
O elbisenin içinde çekici duruyorsun.
- You look ravishing in that dress.
Boston'a geri dönmemiz için ulaşımı düzenledim.
- I've arranged transportation for us back to Boston.
Ulaşım için ona güvenebileceğinizi biliyorum.
- I know you can rely on him for transportation.
Toplu taşıma aracı ile oraya gitmek can sıkıcı.
- It's a pain in the neck to get there by public transportation.
O büyüleyici görünüyordu.
- She looked ravishing.
Mary büyüleyici görünüyordu.
- Mary looked ravishing.
Sami mobilyalarını Kahire'ye nakletti.
- Sami transported his furniture to Cairo.
Bir tayfun kuvvetli rüzgarlarla ve toplu taşıma araçlarını durduran şiddetli yağmurlarla çarşamba günü Tokyo'yu vurdu.
- A typhoon hit Tokyo on Wednesday with strong winds and heavy rains stopping public transportation.
Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır.
- A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation.
Taşımacılık araçlarımız yok.
- We have no means of transportation.
Mary büyüleyici görünüyordu.
- Mary looked ravishing.
O büyüleyici görünüyordu.
- She looked ravishing.
Hangi ulaştırma aracıyla buraya geldin?
- By what means of transport did you get here?
Bir araba, bir bisiklet, bir uçak, bir tekne ve bir tren tümü ulaştırma araçlarıdır.
- A car, a bicycle, an airplane, a boat, and a train are all means of transportation.