Onların aracı dünyadaki en zorlu yarışlardan birine girdi.
- Their car entered one of the toughest races in the world.
Sami Bekir, New York eyaletindeki en zorlu savcılardan biridir.
- Sami Bakir is one of the toughest prosecutors in New York state.
O benim için zorluydu.
- That was tough for me.
Tom çok zorlu bir öğretmen.
- Tom is a very tough teacher.
Onlar aynı derecede zor taleplerde bulundular.
- They made equally tough demands.
Şimdiki patronumu memnun etmek zordur.
- My immediate boss is tough to please.
Gerçekten çetin bir adama ihtiyacımız var.
- We need a really tough guy.
Tom'un ne kadar çetin olabileceğini biliyorsun.
- You know how tough Tom can be.
Tom göründüğü kadar dayanıklı değil.
- Tom isn't as tough as he looks.
Eşekler dayanıklı hayvanlardır.
- Donkeys are tough animals.
Dış görünüşte bir sümsük gibi görünüyor. Fakat özünde onu zorlu bir delege yapan sağlam bir iradesi var.
- He seems like a softy on the surface, but at the core he's got an iron will that makes him an extremely tough negotiator.
Sert oynamanın bir faydası yok.
- It's no use playing tough.
Filin derisi çok serttir.
- The elephant's skin is very tough.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
- Athletes must be tough not only physically, but also mentally.
Atletler sadece fiziksel olarak değil fakat aynı zamanda zihinsel olarak da güçlü olmalılar.
- Athletes must be tough not only physically, but also mentally.
Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- Times are tough. Try to be strong!
The tent, made of tough canvas, held up to many abuses.
He had a reputation as a tough negotiator.
Only a tough species will survive in the desert.
If you don't like it, tough!.
... So what did we do? We stepped in and had the toughest reforms on Wall Street since the ...
... the country, are seeing schools that are some of the ones that are the toughest for kids ...