O, yurtdışında eğitim yapabilmek için çok çalışıyor.
- He works hard so that he can study abroad.
Çok fazla fasulye yedim ve şimdi popom ötmeyi durduramıyor.
- I ate too many beans and now my backside cannot stop singing.
Tom teneke kutuların birini aldı, onu açtı ve bir yudum aldı.
- Tom picked up one of the cans, opened it, and took a sip.
Teneke kutuyu açacak bir şeyim yok.
- I have nothing to open the can with.
Ben onun ABD vatandaşlığından vazgeçtiğine inanamıyorum.
- I can't believe he renounced his U.S. citizenship.
Porto Rikolular ABD vatandaşıdırlar ama federal seçimlerde oy kullanamazlar.
- Puerto Ricans are U.S. citizens but cannot vote in federal elections.
Kovanda sadece tek bir kraliçe olabilir.
- There can be only one queen in the hive.
Ken'i kovamıyorum. O iyi bir işçi.
- I cannot fire Ken. He's a good worker.
Tom'u kovmaktan daha iyi bir şey istemiyorum ama bunu yapamıyorum.
- I'd like nothing better than to fire Tom, but I can't do that.