Peynirin içine bıçak saplamayın.
- Don't thrust your knife into the cheese.
Yumurtaları kaynar suyun içine koyun.
- Put the eggs into the boiling water.
Tom suyun içine doğru yürüdü.
- Tom waded into the water.
o evine içine doğru koştuğunda , kedi kasılarak ipliğin etrafında yürüyordu.
- The cat was strutting around the yard, when it suddenly ran into the house.
Tom Mary'nin hastane odasına bir şişe viski kaçırdı
- Tom smuggled a bottle of whiskey into Mary's hospital room.
Onun hastalığına dikkat etmelisin.
- You should take her illness into consideration.
Kasaba bir şehir haline geldi.
- The town grew into a city.
Böcek bir pupa halinden ergen haline dönmüştür.
- The insect grew out of a pupa into an imago.
Tom kapı camını kırdı, içeriye girdi, kapının kilidini açtı ve arabaya bindi.
- Tom broke the door window, reached inside, unlocked the door and got into the car.