O gerçekten üzücüdür.
- It is truly regrettable.
Bahçenin sanatsal güzelliği gerçekten şaşırtıcı.
- The artistic beauty of the garden is truly amazing.
Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
- I really, truly believe that.
Bu çözmek için hakikaten zor bir problem.
- It's a truly difficult problem to resolve.
Sağlıklı bir merak, aslında güzel bir şeydir.
- A healthy curiosity is truly a fine thing.
Ben gerçekten, hakikaten ona inanıyorum.
- I really, truly believe that.
Bu çözmek için hakikaten zor bir problem.
- It's a truly difficult problem to resolve.
İçtenlikle, gerçekten ona inanıyorum.
- I sincerely, truly believe that.
İçtenlikle, gerçekten ona inanıyorum.
- I sincerely, truly believe that.
Truly, that is all I know.
You are truly silly.
... to be the legacy of our time. First, we now are headed for a truly global ...
... It'll be worth a lot more if you truly use that ...