Köşe başında banka var.
- There's a bank on the corner.
Odanın bu köşesinde bir sera kurmak isterim.
- In this corner of the room I'd like to put a house-plant.
Köşedeki servis istasyonunda arabama yakıt doldurttum.
- I had my car filled up at the service station at the corner.
Tom köşedeki küçük yerin yemek yemek için iyi bir yer olabileceğini düşündü.
- Tom thought the little place on the corner might be a good place to eat.
Tom bir grup isyancı tarafından köşeye sıkıştırıldı.
- Tom was cornered by a group of rebels.
Tom köşeye gitti ve ağladı.
- Tom went into a corner and cried.
Ben köşeyi döndüm ve yeni açılmış bir restoranı gördüm.
- I turned the corner and caught sight of a newly opened restaurant.
Köşede 24 saat açık olan küçük bir dükkan var.
- There's a small shop on the corner that is open 24 hours a day.
The reporter cornered the politician by pointing out the hypocrisy of his position on mandatory sentencing, in light of the politician's own actions in court.