Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
Ne güzel bir sürpriz!
- What a nice surprise!
Tom'u şaşırtmak zordur.
- It's hard to surprise Tom.
Onu şaşırtmak istedim.
- I wanted to surprise him.
Depremin ardından, insanlar şaşkınlıkla yerdeki derin çukura baktılar.
- After the earthquake, people stared into the deep hole in the ground in surprise.
O, şaşkınlıkla bana baktı.
- He looked at me in surprise.
Tom Mary'ye sürpriz yapmak istedi.
- Tom wanted to surprise Mary.
Ona sürpriz yapmak istiyorum.
- I want to surprise him.
Ne beklenmedik bir sürpriz!
- What an unexpected surprise!
Sizden bir hediye almak beklenmedik bir sürprizdi.
- Receiving a gift from you was an unexpected surprise.
Sana hayret ediyorum.
- I'm surprised at you.
Tom tamamen hayret etmiş değildi.
- Tom wasn't totally surprised.
Haber onu, beni şaşırttığı kadar, çok şaşırttı.
- The news surprised him as much as it did me.
Onun sözleri beni şaşırttı.
- His words surprised me.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
The surprise attack was devastating.
Imagine my surprise on learning I owed twice as much as I thought I did.
He doesn't surprise easily.
It surprises me that I owe twice as much as I thought I did.
... We have a surprise for you, which you can tell there are ...
... the show. But after the show, there's a meet and greet for surprise people who did not ...