to supply or contribute

listen to the pronunciation of to supply or contribute
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to supply or contribute в Английский Язык Турецкий язык словарь

bring
{f} getirmek

Çünkü biz sizi seviyoruz, daha iyi bir kullanıcı deneyimi getirmek için Tatoeba'yı güncelleştiriyoruz. Gördünüz mü? Biz sizi seviyoruz ha? - Because we love you, we are updating Tatoeba to bring you a better user experience. See? We love you huh?

Öğle yemeğini getirmek zorunda değilsin. - You do not have to bring your lunch.

bring
{f} (brought) getirmek
bring
{f} razı etmek
bring
kendine getirmek
bring
beraberinde getirmek
bring
ayıltmak
bring
{f} vermek (ceza)
bring
{f} kazandırmak
bring
icbar etmek
bring
getir

Bana dergileri getir. - Bring me the magazines.

Çoğu sporlarda en sıkı çalışma yapan takım genellikle eve ekmek parasını getirir. - In most sports the team that practice hardest usually brings home the bacon.

bring
{f} ikna etmek
bring
bring round kandırmak
bring
sevketmek
bring
doğurmak
bring
kandırmak
bring
neden olmak
Английский Язык - Английский Язык
bring

The new company director brought a fresh perspective on sales and marketing.

to supply or contribute

    Расстановка переносов

    to sup·ply or con·tri·bute

    Турецкое произношение

    tı sıplay ır kıntrîbyut

    Произношение

    /tə səˈplī ər kənˈtrəbyo͞ot/ /tə səˈplaɪ ɜr kənˈtrɪbjuːt/
Избранное