Dere çok hızlı değil.
- The stream is not very swift.
Tom ve Mary çadırlarını dere kenarında kurdu.
- Tom and Mary pitched their tent near the stream.
Bir akarsu bulduk ve biraz yüzdük.
- We found a stream and swam a little bit.
Bir akarsu geçerken atları asla takas etme.
- Never swap horses while crossing a stream.
Bu hızlı akıntıda yüzmek tehlikeli olmalı.
- It must be dangerous to swim in this rapid stream.
Tekne akıntıyla sürüklendi.
- The boat drifted down the stream.
Kan akışı genellikle sabit ve süreklidir.
- The blood stream is usually constant and continuous.
Tanaka öğretim tarihinin akışına aykırıdır.
- Tanaka's teaching goes against the stream of history.
Bir dere göle akmaktadır.
- A stream flows into the lake.
All of the bright kids went into the A stream, but I was in the B stream.
... We say "Stream", we mean "I think that your receiving software doesn't have a 'save as' ...
... First, a newly designed stream, a new Hangout ...