Genel bir kural olarak, eleştirmek kolaydır ama alternatif öneri üretmek zordur.
- As a general rule, it's simple to criticize, but difficult to produce alternative suggestions.
Onların arasında Hindistan ve Brezilya dünyanın papayasının yarısından daha fazlasını üretmektedir.
- Between them, India and Brazil produce over half the world's papaya.
Şirket soya sosu ve diğer gıda ürünlerini üretiyor.
- The company produces soy sauce and other food products.
Eğilim her zaman daha az işçi kullanarak daha fazla ürün üretmektir.
- The trend is always to produce more products using fewer employees.
Çaba güzel sonuçlar üretir.
- Effort produces fine results.
Benzer sebepler benzer sonuçlar üretirler.
- Like causes produce like results.
Polis fiziksel kanıt göstermekte başarısız oldu.
- Police failed to produce physical evidence.