Tokyo'da her çeşit millet yaşar.
- All sorts of people live in Tokyo.
Kaynamış bir yumurtanın kabuğunu temiz bir şekilde nasıl çıkarırsın? Bir çeşit hile var mı?
- How do you take off the shell of a boiled egg cleanly? Is there some sort of trick?
O tür şeyi ne tip insan yapardı?
- What sort of person would do that kind of thing?
Hafta sonlarında ne tür şeyler yaparsınız?
- What sort of things do you do on weekends?
O tür şeyi ne tip insan yapardı?
- What sort of person would do that kind of thing?
O, kolay pes eden bir tip değildir.
- He is not the sort of guy who gives in easily.
Öğrencilerin isimlerini alfabetik sıraya göre sınıflandırmalıyız.
- We should sort the students' names alphabetically.
Sen hayvanları nasıl sınıflandıracaksın?
- How will you sort the animals?
Onun kağıtlarını ayıklamak için birkaç gün harcadım.
- I spent several days sorting through her papers.
Son olarak bunu tasnif etmeni istiyorum.
- I want to sort this out once and for all.
Tom, birkaç şeyi tasnif etmesi gerektiğini söyledi.
- Tom said he needed to sort a few things out.
Biz öğrencilerin isimlerini alfabetik olarak sıralamalıyız.
- We ought to sort the students' names alphabetically.
Bütün bagajımızı tasnif etmek uzun bir süre aldı.
- It took quite a while to sort out all our luggage.
Hiç kimsenin o tür şey için zamanı yoktu.
- No one has time for that sort of thing.
Ben onun tamamına sıralanmış olarak sahibim.
- I've got it all sorted.
Biz öğrencilerin isimlerini alfabetik olarak sıralamalıyız.
- We ought to sort the students' names alphabetically.
Tom her çeşit şeyi oldukça iyi yapabilir.
- Tom can do all sorts of things quite well.
Tom Mary'yi oldukça sevdi.
- Tom sort of liked Mary.
I had a sort of my cupboard.
... But I have sort of created a genre of metal dance techno ...
... >>Male #8: All right. Thanks for coming. It seems like you're looking for sort of an overall ...