Ben saat 6.30'da uyanmak zorundayım.
- I have to wake up at 6:30.
Yarın sabah erken uyanmak zorundasın.
- You have to wake up early tomorrow morning.
Uyumaya git, Tom. Yarın sabah erken uyanmalısın.
- Go to sleep, Tom. You need to wake up early tomorrow morning.
Annesi onu uyandırıncaya kadar Jim uyanmadı.
- Jim didn't wake up until his mother woke him.
Koyu bir fincan kahve uyanık kalmama yardım eder.
- A strong cup of coffee helps me wake up.
Seni uyandırmak istemedim.
- I didn't mean to wake you.
Seni uyandırmak istemedim.
- I didn't want to wake you.