Eski demir boru pas doluydu.
- The old iron pipe was full of rust.
Kırık borudan su aktı.
- Water poured from the broken pipe.
Tom Mary için bir pipo oydu ama o sigara içmiyor.
- Tom carved a pipe for Mary, but she doesn't smoke.
Ağzında bir pipoyla orada oturuyordu.
- He was sitting there with a pipe in his mouth.
Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.
- At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe.
Ar-cher! Ja-cob! Johnny piped after her, pivoting round on his heel.