Bir köpeğin koku alma duygusu, bir insanınkinden çok daha keskindir.
- A dog's sense of smell is much keener than a human's.
Şahin keskin gözlere sahiptir.
- The falcon has keen eyes.
Kurşun kalemimi keskinleştirmek için bir bıçak istiyorum.
- I want a knife to sharpen my pencil with.
Tom sörf yapmaya düşkündür.
- Tom is keen on surfing.
O, müziğe çok düşkün gibi görünüyordu.
- He seemed to be very keen on music.
Tom kalede kalmaya hiç istekli değildi, onun perili olduğunu duymuştu.
- Tom wasn't at all keen to stay in the castle, which he'd heard was haunted.
Onlarla gitmeye çok istekli misin?
- Are you very keen about going with them?
Tom bıçağı bilerken mutfak masasında oturdu.
- Tom sat at the kitchen table, sharpening a knife.
Bu bıçağı hiç biledin mi?
- Have you ever sharpened this knife?
Bir ağacı devirmek için sekiz saatim olsa, ilk altı saati baltayı bilemek için kullanırım.
- If I had eight hours to chop down a tree, I'd spend the first six hours sharpening the ax.
Bu bıçağı benim için keskinleştirir misin, lütfen?
- Could you sharpen this knife for me, please?
Tom bile bir kurşun kalemi keskinleştiremiyor.
- Tom can't even sharpen a pencil.
... Easier to sharpen and 700 times more common on Earth than copper, ...
... incoming kindergartners can use to sharpen their problem ...