Tom'un hırsız olduğuna dair su götürmez kanıt var.
- There is indisputable proof that Tom is the thief.
Bizim masumiyetinle ilgili belirli bir kanıtımız var.
- We have specific proof of your innocence.
Onun olduğunu inkar etmiyorum ama bir örnek delil sayılmaz.
- I'm not denying it happened, but one example can't be called proof.
Şimdiye kadar hiçbir delil bulunmadı.
- No proof was ever found.
Bu anlaşılır biçimde düzeltilmedi.
- This clearly hasn't been proofread.
Denememi düzeltir misin?
- Could you proofread my essay?
Denememi düzeltmek için okuyorum.
- I'm proofreading my essay.
Denememi düzeltir misin?
- Could you proofread my essay?
Baştan çıkarmaya karşı dayanıklıdır.
- He is proof against temptation.
This was a good, stout proof article of faith. -.
Proof is the bottom line for everyone.
... And the proof of that is 23 million people out of work. The proof of that is one out ...
... the proof of whether a strategy is working or not is what the price is that you're ...