Mevcut evimiz çok küçük, bu nedenle taşınmaya karar verdik.
- Our present house is too small, so we decided to move.
Kabinenin her üyesi mevcuttu.
- Every member of the cabinet was present.
O, şu anki maaşından memnun.
- She is content with his present salary.
Amcam şu anda Hong Kong'da kalmaktadır.
- My uncle is staying in Hong Kong at present.
Geçmişte değil, şimdiki zamanda yaşamalısın.
- You must live in the present, not in the past.
Zamana bağlı bir toplumda zaman lineer olarak görülür-yani geçmişten şimdiki zamana ve geleceğe doğru uzanan düz bir çizgi olarak.
- In a time-bound society time is seen as linear- in other words as a straight line extending from the past, through the present, to the future.
Ona doğum günü için bir hediye vermek istiyorum.
- I would like to give him a present for his birthday.
Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.
- I got you a pen as a birthday present.
Hepimiz şimdiki zamanın yanı sıra geçmişle ve gelecekle bağlandık.
- All of us are connected with the past and the future as well as the present.
Geçmişte değil, şimdiki zamanda yaşamalısın.
- You must live in the present, not in the past.
Senin şu anki sorunun her zaman aklımda.
- Your present trouble is on my mind all the time.
Çoğu şu anki kariyerinden bıkmış.
- Many are fed up with their present careers.
Bugünkü dünya rahat yaşamını petrole borçludur.
- The present world owes its convenient life to petroleum.
Bugünkü durumundan memnundur.
- He is content with his present state.