Tekne güç için bir motor kullanır.
- The boat uses a motor for the power.
Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?
- What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?
Enerji kablosunu modemden ayır, yaklaşık bir dakika bekle, sonra kabloyu tekrar bağla.
- Disconnect the power cable from the modem, wait for approximately one minute, then reconnect the cable.
İşte bir atom enerji santrali.
- Here is an atomic power plant.
Üç'ün üçüncü dereceden kuvveti 27'dir.
- The third power of 3 is 27.
Üç'ün üçüncü dereceden kuvveti 27'dir.
- 3 to the third power is 27.
Egemen sınıf yetkilerinden vazgeçmez.
- The ruling class will not surrender its power.
Gözlem yetkileri üzerine bir deney sırasında, bu birimde iki yıl yaşamasın rağmen Tom oturma odası duvarında asılı resimlerden hiç birini tanımlayamadı.
- During an experiment on powers of observation, Tom was unable to describe any of the pictures hanging on his living room wall, despite having lived in his unit for two years.
Hitler 1933 yılında iktidara geldi.
- Hitler assumed power in 1933.
İktidar partisi bozulmuş fakat muhalefet biraz daha iyi.
- The party in power is corrupt, but the opposition is little better.
1929'da ezici bir üstünlükle iktidara geldi.
- He swept to power in 1929.
Hukukun üstün gücüne inanıyordu.
- He believed in the supreme power of the law.
O senden daha kuvvetli.
- She's more powerful than you.
Konferansta süper güçlerden, silahlı kuvvetlerini üçte bir oranında azaltmaları istendi.
- The conference called for the major powers to cut their armed forces by a third.
Nükleer enerji elektrik üretmek için kullanılır.
- Nuclear power is used to generate electricity.
Fırtına bir elektrik kesintisine neden oldu.
- The storm caused a power outage.
Bazı insanlar hükümetin oldukça çok fazla gücünün olduğunu düşünüyor.
- Some people think the government has way too much power.
Tom'un çok fazla irade gücü vardır.
- Tom has a lot of will power.
Dünyada en güçlü hüküm nedir?
- What is the most powerful sentence in the world?
Hükümette bazı güçlü insanlar tanıyorum.
- I know some powerful people in the government.
1929'da ezici bir üstünlükle iktidara geldi.
- He swept to power in 1929.
Hukukun üstün gücüne inanıyordu.
- He believed in the supreme power of the law.
Her geri dönüşümlü alüminyum bir TV'yi üç saat çalıştırmak için gerekli enerjiyi kazandırabilir.
- Every recycled aluminium can saves enough energy to power a TV for three hours.
In the face of expanding federal power, California in particular struggled to maintain control over its Chinese population.
Past and future obviously have no reality of their own. Just as the moon has no light of its own, but can only reflect the light of the sun, so are past and future only pale reflections of the light, power, and reality of the eternal present.
We need a microscope with higher power.
This CD player is powered by batteries.
After the pylons collapsed, this town was without power for a few days.
... I would not ever want to discount the power that that ...
... pursue their own opportunities, they had more bargaining power, they were better able to ...