Bana iki parça tebeşir ver.
- Give me two pieces of chalk.
Lütfen cevabı bu kâğıt parçasına yazınız.
- Please write the answer on this piece of paper.
Japon satrancında kaç tane farklı parça var?
- How many different pieces are there in Japanese chess?
O, keki altı parçaya kesti ve çocuklardan her birine bir tane verdi.
- She cut the cake into six pieces and gave one to each of the children.
Benim bir zarfa, bir parça kağıda ve kurşun kaleme ya da bir dolma kaleme ihtiyacım var.
- I need an envelope, a piece of paper, and a pencil or a pen.
Bana bir parça bilgi getirdi.
- He brought me a piece of information.
O, seramik eser yaparak zengin oldu.
- She became rich by making ceramic pieces.
Bu sanat eseri gerçekten paha biçilmezdir.
- This piece of art was really priceless.
Bana üç adet somon ver.
- Give me three pieces of salmon.
Her şey iyi giderse, ben günde 2-3 adet yapabilirim.
- If all goes well, I can make 2-3 pieces per day.
İşte bir parça şeker.
- Here's a piece of candy.
Sen gerçekten işin bir parçasısın.
- You really are a piece of work.
Biraz bekleyin. Orada fazlasıyla siyah satranç taşı var.
- Hang on a minute. There's quite a few black chess pieces over there.
O dağa tırmanmak çok oyuncağıydı.
- Climbing that mountain was a piece of cake.
Onun yüzünü asla tekrar görmek istemiyorum bu yüzden onun bütün resimlerini yırttım ve onları yaktım.
- I never want to see his face again, so I tore all of his pictures into pieces and burned them.
The announcer is wearing a new piece.
Ugh, my new computer is such a piece. I'm taking it back to the store tomorrow.
I got a piece at lunchtime.
He's packin' a piece!.
She got a piece of the ball ... and it's going foul.
She played two beautiful pieces on the piano.
I just love my nieces 'to pieces.
... What's the greatest piece of advice you've ever received? ...
... this piece experienced are upset with dozens of germs ...