Duvardaki resim, Picasso tarafından yapıldı.
- The picture on the wall was painted by Picasso.
Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
- This is a picture of her own painting.
Tom resim çizmekten hoşlanır.
- Tom likes painting pictures.
Resim çizmekten hoşlanırım.
- I like to draw pictures.
Bu benim tablomun bir resmi.
- This is a picture of my painting.
Her gün en azından kısa bir şarkıyı dinlemelisin, iyi bir şiir okumalısın, güzel bir tabloya bakmalısın ve mümkünse, birkaç zeki sözler söylemelisin.
- Every day you should at least listen to a short song, read a good poem, look at a beautiful picture, and, if possible, say several intelligent words.
Mümkün olan en kısa zamanda size o resmin bir kopyasını göndereceğiz.
- I'll send you a copy of that picture as soon as possible.
Dün gece benimle ilgili çektiğin resmin bir kopyasını alabilir miyim?
- Could I get a copy of the picture you took of me last night?
Burada genel görünümü görmüyorsun.
- You're not seeing the whole picture here.
Genel görünüme bakmamız gerekiyor.
- We need to look at the big picture.
Provence manzaraları resmedilmeye değerdir.
- The landscapes of Provence are very picturesque.
Bakalım sonunda nasıl bir manzara ile karşı karşıya kalacağız.
- It remains to be seen what kind of picture we will be faced with in the end.
Arkadaşlarıma bu resimli kartpostalları gösterdim.
- I showed my friends these picture postcards.
Bu resimli kartpostalların hepsi benimdir.
- All of these picture postcards are mine.
Mary, Tom'un kullanıcı profilindeki sevimli buzulkuşu görüntüsünü beğendi.
- Mary liked the cute penguin picture in Tom's user profile.
Televizyonum neredeyse 15 yaşında ama hâlâ iyi bir görüntüye sahip.
- My TV set is almost 15 years old, but it still has a good picture.
Burada fotoğraf çekebilir miyim?
- Can I take pictures here?
Burada fotoğraf çekebilir miyim?
- May I take pictures here?
Moonlight En İyi Film Oscar'ı'nı kazandı.
- Moonlight won the Oscar for Best Picture.
Güzelliğin en mükemmel tarafı, hiçbir resimle tarif edilememesidir.
- The best part of beauty is that which no picture can express.
Gözlem gücüyle ilgili bir deneyde, Tom evinde iki yıldır oturmasına rağmen, oturma odasının duvarında asılı resimlerin hiçbirini tarif edemedi.
- During an experiment on powers of observation, Tom was unable to describe any of the pictures hanging on his living room wall, despite having lived in his unit for two years.
Bu, onun kendi çizimi olan bir resimdir.
- This is a picture of her own painting.
Bu, benim çizimimin bir resmidir.
- This is a picture of my drawing.
Let's go to the pictures.
Picture yourself on a beach.
Casablanca is my all-time favorite picture.
She's the very picture of health.
Here's a photograph of Tom.
- Here's a picture of Tom.
... Maybe you've taken a picture in low light, particularly ...
... But in a picture, you see all of them. ...