Otobüs yolcuları almak için durdu.
- The bus stopped to pick up passengers.
Onu almak için daha sonra geleceğim.
- I'll come to pick it up later.
Çadır kurmak için bir yer seçmek zorundayız.
- We have to pick a place to set up the tent.
Bir tane seçmek zorundasın.
- You have to pick one.
Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.
- They will go to the woods to pick mushrooms, weather permitting.
Tom birkaç elma toplamak için merdivene çıktı.
- Tom went up the ladder to pick some apples.
O, onun seçmesini umduğun bir adamla evlendi.
- She married to the kind of man you would expect her to pick.
Onlar bir hediye seçmeme izin verdiler.
- They let me pick a present.
Onu almak için daha sonra geleceğim.
- I'll come to pick it up later.
Jim kalemini düşürdü ve onu almak için eğildi.
- Jim dropped his pen and bent to pick it up.
Hava güzel olursa, onlar mantar toplamak için ormana gidecek.
- They will go to the woods to pick mushrooms, weather permitting.
Ben, bu elmaları topladığın ağaçları görmek istiyorum.
- I should like to see the trees from which you picked these apples.
Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.
- A pick is a long handled tool used for breaking up hard ground surfaces.
Bir kazmam, iki küreğim ve bir el arabam var.
- I have a pick, two shovels and a wheelbarrow.
O üç yeni pena satın aldı.
- She bought three new picks.
Tom bir tomruğa oturdu, gitarını mızrapla çalıyordu.
- Tom sat on a log, picking his guitar.
O üç yeni mızrap satın aldı.
- She bought three new picks.
I need to choose a costume for Purim.
- I need to pick out a Purim costume.
I'll pick the one with the nicest name.
He didn't pick the googly, and was bowled.
It's time to pick the tomatoes.
He picked his nose.
... could pick up all sorts of things. ...
... BERNI SEEFELD: So when you pick it up, check your inbox ...