to pay a fine

listen to the pronunciation of to pay a fine
Английский Язык - Турецкий язык
Para cezası ödemek
fine
kıyak
fine
yolunda

Tom'a her şeyin yolunda olduğunu söyle. - Tell Tom that everything's fine.

Seni temin ederim, her şey yolunda. - I assure you, everything's fine.

fine
{f} açılmak
pay a fine
ceza vermek
fine
sağlıklı

Güzel sağlıklı bir bebek doğurdu. - She gave birth to a fine healthy baby.

Sağlıklı bir merak, aslında güzel bir şeydir. - A healthy curiosity is truly a fine thing.

fine
kırıntılar halinde
fine
ince ince

Bayırturpunu soy ve ince ince doğra. - Peel and finely chop the horseradish.

fine
rahat

Rahatla, iyi gidiyorsun. - Relax, you're doing fine.

fine
(Mühendislik) ince

Kabul edilebilirler ve edilemezler arasında ince bir çizgi vardır. - There's a fine line between what's acceptable and what's not.

Dahilik ve delilik arasında ince bir sınır vardır. - There's a fine line between genius and insanity.

pay a fine
ceza ödemek
fine
çok ince

Bu kahveyi çok ince öğüt. - Grind this coffee very fine.

fine
(fiil) berraklaştırmak, arıtmak, açılmak, berraklaşmak, para cezası vermek
fine
{s} âlâ, mükemmel, üstün
fine
(İnşaat) güzel, ince
fine
çokiyi bir şekil
fine
ucu ucuna
fine
som
fine
(isim) ceza, para cezası
fine
incecik
fine
(zarf) güzel, hoş, iyi, incecik, ucu ucuna
fine
{f} berraklaşmak
fine
{f} berraklaştırmak
Английский Язык - Английский Язык
fine
to pay a fine

    Турецкое произношение

    tı pey ı fayn

    Произношение

    /tə ˈpā ə ˈfīn/ /tə ˈpeɪ ə ˈfaɪn/
Избранное