to offer up prayers, entreat, beseech

listen to the pronunciation of to offer up prayers, entreat, beseech
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to offer up prayers, entreat, beseech в Английский Язык Турецкий язык словарь

pray
dua etmek

Şu anda, Tom'u kurtarmak için yapabileceğimiz hiçbir şey yok. Elimizden gelen şey dua etmektir. - There's nothing we can do to save Tom at this point. All we can do is pray.

Dua etmek için hepimiz diz çöktük. - We all knelt down to pray.

pray
{f} namaz kılmak
pray
dua

Tom kırk yılda bir Tanrı'ya dua eder. - Tom prays to God once in a blue moon.

Tom ve diğer çiftçiler yağmur için dua etti. - Tom and the other farmers prayed for rain.

pray
dua okumak
pray
yalvarma

Leyla yalvarmaya başladı. - Layla started praying.

pray
yakarmak
pray
dua et

Dua etmek için dizlerinin üstüne çöktü. - She went down on her knees to pray.

Dua etmek için hepimiz diz çöktük. - We all knelt down to pray.

pray
{f} af dilemek

Leyla af dilemek için dua etti. - Layla prayed for forgiveness.

pray
{f} yalvarmak
pray
{f} ibadet etmek
pray
{f} rica etmek
Английский Язык - Английский Язык
{v} pray
to offer up prayers, entreat, beseech

    Расстановка переносов

    to of·fer up prayers, entreat, be·seech

    Произношение

Избранное