Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

to mark; to make distinguishable

listen to the pronunciation of to mark; to make distinguishable
Английский Язык - Турецкий язык

Определение to mark; to make distinguishable в Английский Язык Турецкий язык словарь

sign
imzalamak

Belgeyi imzalamak zorunda kaldı. - He was forced to sign the document.

O, sözleşmeyi imzalamak zorunda bırakıldı. - He was compelled to sign the contract.

sign
{i} işaret

Uzun bir dil, kısa bir elin işaretidir. - A long tongue is a sign of a short hand.

Bu siste yol işaretlerini göremiyorum. - I can't see the road signs in this fog.

sign
alamet
sign
kaydolmak

Hemen kaydolmak istiyorum. - I want to sign up right now.

İzleme ekibi için kaydolmak istiyorum. - I'd like to sign up for the track team.

sign
eser
sign
imza

Prospektüsler iki sponsor temsilci tarafından imzalanmalıdır. - Prospectuses must be signed by two sponsor representatives.

Lütfen burayı imzalayın. - Please sign your name here.

sign
{f} imzala

Sözleşme imzaladığımız için kararımıza bağlıydık. - We were tied to our decision because we signed the contract.

Yapmanız gereken her şey bu evrakı imzalamaktır. - All you have to do is sign this paper.

sign
sözleşmeyle işe almak
sign
{f} spor (yeni bir oyuncuyla) kontrat yapmak
sign
{i} mucize işareti
sign
{i} haç işareti

Papaz haç işaretini yaptı. - The priest made the sign of the cross.

sign
(isim) istavroz, işaret, sembol, simge, gösterge, jest, belirti, nişan, alâmet, iz, semptom, burç, burç sembolü, tabela, isim levhası, mucize işareti, haç işareti
sign
on iki burçtan biri
sign
{i} nişan
sign
{i} gösterge

Espri anlayışı, düşük öz saygısının bir göstergesi olarak, kendini aşağılamak üzerine kuruluydu. - His sense of humor was self-deprecating, a sign of his low self-esteem.

Minnettarlık göstergesi olarak bahşiş verdi. - He gave a tip as a sign of gratitude.

sign
{f} işaretlemek
sign
{f} ifade etmek

Duygularını ifade etmek, zayıflık belirtisi değildir. - Expressing your feelings is not a sign of weakness.

sign
{i} isim levhası
sign
sign language sağır ve dilsizlerin işaretlerle konuştuklansign manual el yazısı imza sign painter tabela ressamı
sign
{i} 1. işaret: plus sign artı işareti. minus sign eksi işareti. the signs of the zodiac burç işaretleri. the sign of the cross haç işareti. 2
Английский Язык - Английский Язык
sign
to mark; to make distinguishable

    Расстановка переносов

    to mark; to make dis·tin·guish·a·ble

    Произношение

Избранное