Onu izlemek sancılıydı.
- That was painful to watch.
Bu son derece sancılıydı.
- It was terribly painful.
Bu acıya dayanamıyorum.
- I cannot bear this pain.
Onun yüzü acıdan şekil değiştirmişti.
- His face is distorted by pain.
Midemde ara sıra olan ağrılar var.
- I have occasional pains in the stomach.
Sırtımda kötü bir ağrım var.
- I have a bad pain in my back.
Cézanne doğanın yeni bir biçimde nasıl resmedileceğini biliyordu.
- Cézanne knew how to paint nature in a new way.
Emeksiz kazanç olmaz.
- No gains without pains.