Masada dolu ağızla konuşmamalısın.
- You shouldn't speak with your mouth full at table.
Tom'un annesi ona dolu ağızla konuşmamasını söyledi.
- Tom's mother told him not to talk with his mouth full.
Tom bir şey söylemek için ağzını açtı.
- Tom opened his mouth to say something.
Söylemek istediğin şeyin sessizlikten daha iyi olduğundan emin değilsen ağzını açma.
- Don't open your mouth if you are not certain that what you want to say is better than silence.
Söyleyecek güzel bir şeyin yoksa ağzını kapalı tut.
- If you don't have anything nice to say, keep your mouth shut.
Tom ağzını kapalı tuttu ve ne olduğunu kimseye söylemedi.
- Tom kept his mouth shut and didn't tell anyone what had happened.